Hacivat ve Karagöz’ün Hakkını Veremedik

Bugün, 21 Mart Dünya Kukla Günü. Uluslararası Kukla Birliği (Union Internationale de la Marionnette-UNIMA) tarafından her 21 Mart Dünya Kukla Günü olarak kutlanıyor. Bu özel günde İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Dairesi Başkanlığı bünyesinde kurulan atölyede öğrencileriyle kuklalar yaratan kukla sanatçısı Emre Behiç Yavuz ile kuklaları, kukla sanatını; tüm dünyaya nam salan Hacivat ve Karagöz’ü, Pulcinella’yı, Punch ile Judy de anarak bu özel sanatı konuştuk.

Sevda Aydın 21 Mart 2023

Hacivat ve Karagöz’ün Hakkını Veremedik

Bugün, 21 Mart Dünya Kukla Günü. Uluslararası Kukla Birliği (Union Internationale de la Marionnette-UNIMA) tarafından kukla sanatının gelişimi ve tanınırlığını artması amacıyla her yıl 21 Mart'ta Dünya Kukla Günü kutlanıyor. Bu özel günde İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Dairesi Başkanlığı bünyesinde kurduğu kukla atölyesinde öğrencileriyle kuklalar yaratan kukla sanatçısı Emre Behiç Yavuz ile kuklaları, kukla sanatını;  tüm dünyaya nam salan Hacivat ve Karagöz’ü, Pulcinella’yı, Punch ile Judy'i de anarak bu özel sanatı konuştuk. 

 

Emre Behiç Yavuz atölyesinde

 

İzmir.Art: Merhaba Emre Behiç Yavuz. Birçok farklı ülkede kukla eğitimi aldınız; şimdi de İzmir’de sanatınızı üretmeye devam ediyorsunuz. Okurlarımızın sizinle tanışması için biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Emre Behiç Yavuz: İzmir doğumluyum. Üniversite dâhil eğitimimi İzmir'de devam ettirdim. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü'nde Dramatik Yazarlık ve Dramaturji Anasanat Dalını bitirdim. Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Sanatı Bölümü’nde yüksek lisans eğitimi aldım. 2008 ile 2017 arasında İstanbul, İzmir ve Avrupa'nın birkaç ülkesinde dönüşümlü olarak yaşadım. İstanbul'da özel tiyatrolarda, sinema ve televizyon sektöründe çalıştım. Kukla sanatının duayenlerinden kukla yapmayı ve oynatmayı öğrendim. 2015 yılı, Ekrem İmamoğlu'nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminden bu yana Kukla Tiyatrosu Eğitimi veriyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde Sanat Yönetmeni olarak çalışmaya ve atölyeler düzenlemeye devam ediyorum.

İzmir.Art: Kukla 21 Mart Dünya Kukla Günü’nün amaçlarında biri bu sanatın,  dünya çapında bilinirliğini arttırmak. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Emre Behiç Yavuz: Çağımız köklü ve kültürü olan tüm değerlerimize aynı acımasızlıkta davranıyor. 21 Mart Dünya Kukla Günü ve UNIMA dünyanın birçok ülkesinde ve kültüründe kendine kısa sürede yer buldu. Kuklanın değer görmesi konusunda hiçbir zaman sorun yaşamayan ve köklü geçmişini üzerine koyarak koruyan kültürler zaten mevcuttu. Çekya'da, Polonya'da, Bulgaristan'da, Almanya'da, İtalya'da, birçok doğu Asya ülkesinde yüzyıllardır aynı heyecan ve özveriyle kukla sanatı icra ediliyor. UNIMA da bunu daha evrensel bir hale getirmeyi başardı. Ülkemizde de çok faydalı girişimler ve başarılar var. İstanbul'da Cengiz Özek ve İzmir'de Selçuk Dinçer kukla sanatını herkese anlatacak ve sevdirecek festivaller düzenlediler. Ben ikisiyle de çalışma fırsatı bulsam da kendi şehrimin de bir parçası olan Selçuk Dinçer'in düzenlediği İzmir Kukla Günleri, İzmir kadar bana da katkıda bulunmuştur. Eğitim aldığım Puppet Master'ların çoğuyla bu festivalde tanıştım. Her yıl onlarca grup geldi şehrimize. Hepsi çok başarılı ve usta isimlerdi. Selçuk Dinçer çok kısa bir sürede İzmir Kukla Günleri'ni bu şehrin bir parçası haline getirdi. Avrupa'nın en büyük kukla festivallerinden birine dönüştürdü. Bu vesilesiyle kendim ve şehrim adına tekrar teşekkürlerimi sunayım. Öte yandan yaşam şeklimizi komple değiştiren pandemiden bu yana büyük aksaklığa uğrayan festival kitlesinde yarattığı hafızadan da bir kısım kaybetti tabii. Suya yazı yazmak olan bu kültür girişimleri uzun zaman ve özveri istiyor. Kukla hak ettiği değeri ülkemizde görür mü, biz bunu yaşar mıyız bilemeyiz. 

Atölyede üretilen kuklalardan bir kaçı

İzmir.Art: Gittiğiniz ülkelerdeki ünlü kuklalar hangileriydi, bizimle paylaşabilir misiniz?

Emre Behiç Yavuz: Her ülkenin geleneksel kuklaları var. Bizim Karagöz gibi, İbiş gibi. İbiş benzeri el kuklaları hemen her ülkede yapımı, oynatımı, prodüksiyonu da nispeten daha kolay olduğundan en yaygın tür. İtalya'da Pulcinella var. Commedia Dell Arte ile benzer karakter özellikleriyle yüzyıllardır değişmeyen ve hala işlevini koruyan bir sanat yapıtı. Almanya'da Kasperle oluyor, İngiltere'de Punch ve Judy, Türkiye'de İbiş. Ama bizim İbiş nereye gitmiş, bilmiyoruz. Günümüzde tüm dünyada daha modern kuklalar ve oyunlar yapılıyor tabii. Türler karıştırılıyor. Multidisipliner işler yapılıyor. Ama köklü ve kadim olan da kalıyor. Gölge Tiyatrosu hakkında herkesin farklı teoriler attığı engin bir alan. Özellikle doğu Asya'nın figürleri inanılmaz. Yine Japonya'nın Bunraku'su başka bir seviye. Hem kuklalar hem oynatıcılar tüm Japon kültürünün akıl almaz sınırlarını yansıtıyor. Kaybolmuş, hatta tarihten bile silinmiş kukla türleri var. Oynatıcıların anatominin imkânsızlıklarını aştığı yöntemler var. Bugün yedi sekiz katlı apartman boyutunda onlarca kişilik ekiplerle ve inşaat vinçleriyle oynatılan kuklalar bile var. 

“Sanatların, Sanatçıların Neferleri Olmalıyız”

İzmir.Art: Türkiye’de Karagöz-Hacivat başta olmak üzere ünlü kuklalarımız var, sizce memlekette bu miraslarımız yeterli özeni görüyor mu? 

Emre Behiç Yavuz: Diğer sorudaki gibi başlarsam, yeni nesil gibi bir ayrım da yapmadan, kıymetten, saygıdan, etikten dem vuran eskiler de sadece kukla sanatına değil hiçbir değere önem vermiyor. İnsanların ufak bir çıkarı için kukla sanatını dünya tarihinden silebileceklerini düşündüren anekdotlar yaşıyoruz.
Her sanatın, kültürün, değerin olduğu gibi kuklanın da yaşamasını, önemini, özenini neferler sayesinde ayakta tutuyoruz. Sahip çıktığımız kavramlara yılmadan sarılmalıyız. Buna örnek olarak Ali Poyrazoğlu'nu gösterebiliriz. Hem ülkemizin hem dünyanın bu sanata sahip çıkan üstün özellikli sanatçılarından biridir. Oyunlarında kuklayı ustalıkla sergilemiştir. Ali Poyrazoğlu'nu ve sanatını anlatmamın gereği olmadığını düşünüyorum. Bunun öte tarafında inanılmaz bir koleksiyonu vardı. Dünyanın her yerinden ve yüzlerce yıllık mükemmel eserler. Vardı diyorum çünkü hepsi yandı. Bir koleksiyon, bir müze seyircisine kavuşamadan aramızdan ayrıldı. Türk tiyatro tarihi'nin de dünya kukla tarihinin de büyük kaybıdır bu kaza. Ancak bu olay ne kadar kahredici olduysa da Ali Poyrazoğlu'ndan bununla ilgili duyduğum ilk cümlenin “baştan başlayacağız, kukla yap gönder”, olması da bir o kadar umut verici oldu . Söz ettiğim “nefer olma” tutkusunun tam karşılığıdır bu. Küllerinden doğan sanatların, sanatçıların neferleri olmalıyız.

“Kukla Tiyatrosunda Kalitenin Artmasıyla İlgi de Artacaktır”

İzmir.Art: Bir de kukla tiyatrosunun sadece çocuklara yönelik olduğunu dair geniş bir algı var, sizce yetişkin oyunlarının yeterince görülmemesinin sebepleri nelerdir?

Emre Behiç Yavuz: Kuklanın daha çok çocuklara hitap ettiği algısı ne zaman yaratıldı bilmiyorum ama doğuşu bunun tam tersi. Kolay kolay söylenemeyecek sözlerin, siyasi taşlamaların, cinsel içerikli konuların dile getirilmesi için doğmuş bir sanattır. Kralı eleştirir. Kral oyuncuya hesabını sorunca “ben söylemedim Pulcinella söyledi” der. Zekerli Karagöz isimli cinsellik temalı on sekiz yaş üstü bir tür vardır. Karagöz'ün çıplaklığı dikkat çekici bir özelliğidir. Kukla sanatıyla çocukları bir araya getirmek tabii ki önemli görevlerimizden biri. Ben de bunu yapıyorum. Özellikle dezavantajlı çocuklara ulaşıyorum. Cezaevinde, sevgi evinde, hastanede bulunmak zorunda olan çocukların kendilerini ifade etmesi için çok elverişli bir araç. Bunun yanında yetişkinlere yönelik kukla oyunlarının nitelik ve nicelik olarak artması lazım. Aslında nitelik eksikliği sadece yetişkin oyunlarının ya da kukla tiyatrosunun sorunu değil. Tiyatro hobi olarak başlayan onlarca grubun işi haline geliyor. Her meslekte olduğu gibi bizim mesleğimiz de bir eğitim aşaması var. Eğitimden kastım, fakülte düzeyinde değil ama alaylı olmak için de bilgili, donanımlı, usta bir öğreticiden el almak lazım. Henüz kendi tiyatrocu ve dahası öğretici olmamış kişilerin tedrisatından geçmiş ne olduğu belirsiz birilerinin kendini hem tiyatrocu hem öğretici ilan etmeleri en baş edilmez problemdir. Yanlış işler yapıp, yanlış bilgiler aktarıp tiyatro sanatına dair tedavi edilemez yaralar açıyorlar. Bu engellenip tiyatro ya da kukla tiyatrosunda kalitenin artmasıyla çocuklara veya yetişkinlere yönelik her oyun ilgi çekecek ve seyirci de nitelikli bir kitle oluşturacaktır. 

Emre Behiç Yavuz tiyatronun usta isimlerinin kuklalarını da yapıyor, Bu isimlerden biri de Ferhan Şensoy.

İzmir.Art: Yürüttüğünüz kukla atölyesinde neler öğreniyor katılımcılar?

Emre Behiç Yavuz: Atölye kukla yapımıyla başlıyor. Her katılımcı bir masa kuklası yapıyor. Kafasını, eklemlerini süngerden oyuyor. Kostüm, aksesuar, saç, makyaj yapıyor. İkinci aşamada yaptığı kuklayı oynatmayı öğreniyor. Üçüncü aşama hikâye ve oyun yazma. Birlikte katılım sağladığı kişilerin de kuklalarını ve karakterlerini tanıyor. Birlikte hepsini içeren bir oyun yazıyorlar. Dördüncü aşamada oyunun gerektirdiği mekânlara göre dekor maketleri yapıyorlar. 

İzmir.Art: Katılımcılar kimler, örneğin sadece tiyatro v.b. bölüm öğrencileri mi, farklı profilde de katılımcılar oluyor mu?

Emre Behiç Yavuz: Değişik profilde insanlar katılıyor. Bir oran yapacaksak tiyatrocular, drama eğitmenleri, okul öncesi öğretmenleri sayıca ağır basıyor. Çocuklara yönelik bir atölye çalışması yapıyorum. Daha önce de söylediğim gibi dezavantajlı çocuklarla çalışıyorum.

İzmir.Art: Atölye bitiminde nasıl bir program oluşacak?

Emre Behiç Yavuz: Atölyenin sonuç kısmı olarak iki farklı şekilde seyirciyle buluşuyoruz. Yapılan kuklalar ve maketlerle sergi açıyoruz. İşin plastik kısmı, oyun metni, provalar sonunda da bir gösteri yapıyoruz. Dört yıl boyunca her sene farklı bir tür gösteriyorum. Birine katılan da var dördüne katılan da. Bir katılımcı hepsine katılsa da kukla sanatçısı olacak diye bir kaide yok ama bu sanatta önemli bir yol almış olur.

 

 

 

Fotoğraflar
Videolar
Yazar Profili
Sevda Aydın
Sevda Aydın

15 İçerik

1984 doğumlu. Evrensel gazetesinde muhabirlik ve editörlük yaptı. Hayat Televizyonu’na kültür-sanat haberleri hazırladı. Evrensel Kültür dergisinde yayın danışmanlığı yaptı. Şu an izmir.art'ta kültür sanat alanında içerikler üretmektedir.

Yazar Profil Sayfası